CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir, “2000’li yıllardan itibaren en yüksek enflasyon, cari açık ve Türk lirasından kaçış gibi gerçeklerin 2023 yılında yaşanmış olması gibi gerçeklerden ötürü, 2023 yılını ülkemiz ekonomik görünümü için iç karartıcı bir yıl olarak arkamızda bırakıyoruz. TÜİK’in açıkladığı gerçek hayattan kopuk bu veriler bile geçim sorunlarını örtbas edememektedir. TÜİK verileri baz alındığında dahi OECD ülkeleri arasında en yüksek enflasyonun ve gıda enflasyonunun ülkemizde bulunuyor olması, ülkemiz için hayal kırıklığıdır” dedi.
Ticaret Bakanlığı’ndan Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir, 2023 yılına ilişkin ekonomi ve ticaret değerlendirmelerini içeren yazılı açıklama yaptı. Demir’in bugün yaptığı “Ekonomi ve Ticarette 2024 Yılına Nasıl Girdik” başlıklı açıklaması şöyle:
“2023 YILINI, ÜLKEMİZ EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ İÇİN İÇ KARARTICI BİR YIL OLARAK ARKAMIZDA BIRAKIYORUZ”
“2023 yılını, ülkemiz ekonomik görünümü için iç karartıcı bir yıl olarak arkamızda bırakıyoruz. 2000’li yıllardan itibaren en yüksek enflasyon, cari açık ve Türk lirasından kaçış gibi gerçeklerin 2023 yılında yaşanmış olması gibi gerçeklerden ötürü, 2023 yılını ülkemiz ekonomik görünümü için iç karartıcı bir yıl olarak arkamızda bırakıyoruz. Enflasyonun tarihi rekorlar kırdığı 2023 yılında, halkımızın alım gücünün belirgin bir şekilde aşındığına şahitlik ettik. Çarşıya pazara çıktığımızda gördüğümüz fiyatlar, maalesef halkımızın ağır bir geçim yükünü taşımak zorunda kaldığını göstermektedir. Aralık ayı itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 64,77 olması, gıda enflasyonunun yüzde 67’ler üzerinde gerçekleşmesi, halkımızın yaşadığı sorunların sayısal ifadesi olarak değerlendirilmelidir. TÜİK’in açıkladığı gerçek hayattan kopuk bu veriler bile geçim sorunlarını örtbas edememektedir. Farklı araştırma gruplarının yayınladıkları istatistikler, gıda enflasyonunun yüzde 100’ün üzerinde olduğuna işaret etmektedir. TÜİK verileri baz alındığında dahi OECD ülkeleri arasında en yüksek enflasyonun ve gıda enflasyonunun ülkemizde bulunuyor olması, ülkemiz için hayal kırıklığıdır.
“GIDA ENFLASYONUNDA YAŞANAN MÜTHİŞ BAŞARISIZLIĞIN BİR SONUCU OLARAK ÜLKEMİZDE AÇLIK SINIRI YÜKSELMİŞTİR”
Özellikle gıda enflasyonunda yaşanan bu müthiş başarısızlığın bir sonucu olarak ülkemizde açlık sınırı yükselmiştir. Açlık sınırı, iki çocuk ve ebeveynlerden oluşan dört kişilik çekirdek bir ailenin hayatlarını idame ettirebilmeleri için tüketmeleri gereken minimum gıda ürünleri baz alınarak yapılan bir hesaplamadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği kriterler uyarınca kalori cinsinden yapılan bu hesaplama, temel gıda maddelerini (süt ve süt ürünleri, et, tavuk, baklagiller, pirinç, sebze ve meyve gibi) içeren bir sepetin kalori cinsinden fiyatını belirlemeye elverişli olduğu için global olarak kabul görmüştür. Bu kaloriyi tüketebilmenin fiyatı, Türk-İş Kasım 2023 araştırmasına göre, 14 bin 25,85 TL’dir. Öte yandan, açlık sınırı kalemlerinin kira, yakıt, elektrik ve ulaşım gibi temel harcamalarının hesaba katılmadığının altı çizilmelidir. Bu harcamalar hesaba katılarak elde edilen yoksulluk sınırı, Türk-İş Kasım 2023 araştırmasına göre, 45 bin 686,81 TL’dir. Mevcut görünüm, vatandaşlarımızın büyük bir kesiminin maalesef yoksulluk sınırının altında hayatlarını idame ettiklerini göstermektedir.
“ÜLKEMİZ GELİR ADALETSİZLİĞİNİN EN YÜKSEK YAŞANDIĞI ÜLKELERDEN BİRİ OLARAK PARMAKLA GÖSTERİLMEKTEDİR”
Bunlara ek olarak yüksek enflasyon, gelir dağılımında da bozulmalara sebebiyet vermiştir. Gelir dağılımı adaletsizliğini gösteren Gini Katsayısı, ülkemizde 2014 yılında 0,391 iken 2022 yılında 0,415 olarak kaydedilmiştir. 2023 yılına ilişkin bir veri henüz açıklanmadığı için kesin bir şey söyleyemiyoruz, ancak bu yüksek enflasyonun Gini Katsayısı’nı artırması muhtemeldir. Ülkemizin en yüksek Gini Katsayılı OECD ülkeleri arasında olduğunun belirtilmesinde fayda görülmektedir. Diğer bir deyişle ülkemiz maalesef gelir adaletsizliğinin en yüksek yaşandığı ülkelerden biri olarak parmakla gösterilmektedir.
“VERİLER, SON 12 AYLIK DÖNEMDE HİÇ CARİ FAZLA VEREMEDİĞİMİZ GERÇEĞİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR”
Cari açık açısından da 2023 yılı kötü bir yıl olarak arkamızda kalmaktadır. Açıklanan son veri olan ekim ayına ilişkin değerler, son 12 aylık dönemde hiç cari fazla veremediğimiz gerçeğini ortaya koymaktadır. Yıllık cari açıktaysa son 5 yılın rekoru kırılarak 2018’den beri yaşanan en yüksek cari açık değeri olan 43,5 milyar ABD dolarına ulaşılmıştır. Burada yüksek teknolojik ürünlerin dış ticaretimizdeki paylarının vurgulanmasında fayda görülmektedir. Bu ürünlerin ihracatımız içindeki payı yüzde 3’lerde ve ithalatımız içindeki payının yüzde 12’lerde olduğundan hareketle, ihracatın niteliğinin sorgulanması gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, cari dengenin temel unsuru, sanayi ürünleri ticaretidir. Açıklanan veriler, burada da iç karartıcı bir resim ortaya koymaktadır. Sanayi sektörünün istihdamı 3’üncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre 225 bin kişiden fazla azalarak son 12 çeyreğin en düşük seviyesine inmiştir. İstihdama negatif katkı veren sanayi sektörünün cari dengeye de beklenen katkıyı veremeyecek olması muhtemeldir.
“AVM’DE YAŞANAN İNTİHAR VAKASINDA, VEFAT EDEN VATANDAŞIMIZIN SÖYLEDİĞİ ‘İKİ ÇOCUĞUM AÇ’ İFADESİ, 2023 YILINI MÜHÜRLEYEN SÖZ OLACAKTIR”
Bu ağır geçim yükü ve düşük ücretler, vatandaşlarımızı maalesef derinden sarsmıştır. Bir AVM’de yaşanan intihar vakasında, vefat eden vatandaşımızın söylediği ‘İki çocuğum aç’ ifadesi, uzun süreler boyunca hafızalardan silinmeyecek ve 2023 yılını mühürleyen bir söz olacaktır. Aynı vatandaşımızın söylediği ’15 bin TL borcum var’ ifadesi de hanelerde yaşanan sorunları ayyuka çıkarmıştır. Zira enflasyon karşısında ezilen vatandaşlarımız hayatlarını idame ettirebilmek için çareyi borçlanmakta bulmaktadır. Bir nevi cüzdandaki borç enstrümanı olarak nitelendirilebilecek kredi kartları kullanımları bu çıkarımı hemen teyit etmektedir. Bir önceki yılın kasım ayıyla kıyaslandığında bu kasımda kredi kartı sayısı yüzde 18 artış göstermiş ve kredi kartlarıyla yapılan işlem hacmi yüzde 124’lük bir sıçrama göstermiştir. Bu sayılar yorumlanıyorken kredi kartlarının kullanım yerlerinin değerlendirilmesi olmazsa olmazdır. Kredi kartlarının geleneksel kullanımı olan taksit amacının yanı sıra, vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarını dahi bu finansman yöntemiyle karşılayabilmektedir.
“KOBİ’LERİN TOPLAM İHRACATTAKİ PAYLARININ 10 SENE İÇİNDE YARIYA DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ”
KOBİ’ler tarafında da işlerin pek iyiye gitmediğini söylemek mümkündür. Son 10 yıllık veriler, hiç de iç açıcı olmayan bir resim çizmektedir. KOBİ’lerin toplam ihracattaki paylarının son 10 sene içinde yaklaşık olarak yarıya düştüğünü görüyoruz. Toplam ihracatımız içindeki KOBİ payı 2013 yılında yüzde 59,2 iken yüzde 31,6’ya düşmüştür. Buna ek olarak, KOBİ’lerin toplam cirodaki paylarının son 10 sene içinde yaklaşık olarak üçte bir düştüğünü görüyoruz. Toplam ciro içindeki KOBİ payı 2013 yılında yüzde 63,8 iken 2022 yılında yüzde 42 buçuk olarak gerçekleşmiş. Bütün bunlar, küçük olarak değerlendirilebilecek kesimlerin ekonomideki paylarının azaldığını göstermekte, istihdamın halihazırda yüzde 70’ini sağlayan KOBİ’lerde çalışan kesimin kazançlarının reel olarak azaldığına işaret etmekte ve gelir adaletsizliğindeki uçurumun keskinleştiğine işaret etmektedir.
“DOĞRUDAN YATIRIM GİRİŞİNDEKİ AZALIŞ TRENDİ, ÜLKEMİZE DUYULAN DIŞ GÜVENİN NE KADAR AZ OLDUĞUNUN BİR GÖSTERGESİ”
Şirket sayıları perspektifinden de benzer bir tabloyla karşılaşılmaktadır. 2023’ün ilk 11 ayında kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,3 azalmışken kapanan şirket sayısı yüzde 7,2 kadar artmıştır. Gerçek kişi işletmeleri açısından değerlendirildiğindeyse durum daha kritik bir hal almaktadır. 2023’ün ilk 11 ayında kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24,9 azalmışken kapanan şirket sayısı yüzde 44,7 kadar artmıştır. Bu istatistikler, ülkemiz ticari hayatının gerçekleridir ve ticaret ikliminin ne kadar bozulduğunun göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Uluslararası doğrudan yabancı yatırım verileri, 2021 ve 2022 yılları boyunca gayrimenkul hariç uluslararası doğrudan yatırım girişinin sırasıyla 7,6 ve 7,1 milyar ABD doları tutarında olduğunu göstermektedir. Bu azalış trendi, 2023 yılında da devam etmiş ve 2023’ün ilk 8 ayı itibarıyla gerçekleşen giriş miktarı yüzde 16,1’lik bir azalışla 3,65 milyar ABD doları olarak kaydedilmiştir. Bu azalış trendi, ülkemize duyulan dış güvenin ne kadar az olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.”